2 Ekim 2019 Çarşamba

Hilal-i Ahmer -Hanımlar Merkezi-Belgesel-Yılmaz parlar


Kızılay  Meleklerin Belgeseli


Hilal-i Ahmer  “Hanımlar Merkezi”

18. Uluslararası Varna Film Festivali kapsamında, Kızılay Kızılhaç Filmleri Kategorisinde “En İyi Film Ödülü”ne layık görülen, yönetmenliğini Türkiye’nin en önemli kadın yönetmenlerinden Biket İlhan’ın, yapımcılığını Nihan Belgin’in yaptığı Hilal-i Ahmer “Hanımlar Merkezi” adlı belgesel film Ankara Film Festivalinden sonra 26. Adana Altın Koza Film Festivali kapsamında yapılan özel bir gösterimle  seyirciyle buluştu. 



Kızılay Sanat Yönetmeni Armağan Pekkaya, filmin yönetmeni Biket İlhan, yapımcısı Nihan Belgin, Türk Kızılay Yönetim Kurulu Üyesi ve Adana Şube Başkanı Ramazan Saygılı ile film ekibininde birlikde izlediği  belgesele ilgi oldukca yüksekdi. Ariplex Sineması’nda yapılan özel gösterimde sinema ful dolu olduğu halde çok sayıda seyirciler basamaklarda izlediler.

Dökü-drama şeklinde hazırlanan belgesel Osmanlı döneminde, 1912’de kurulan ve önemli sayılabilecek ilk kadın hareketi olan Hanımlar Merkezi’nin umut dolu hikayesini anlatıyor.
24 Eylül Salı günü gerçekleşen gösterim sonrası Yönetmen Biket İlhan ve yapımcı Nihan Belgin söyleşi için seyircilerle bir araya geldi. İlhan belgesel için  “Daha önce anlatılmamış bir hikayeydi ve anlatılması benim için önemliydi.” ifadelerini kullandı.



Yapımcılığın yanı sıra Halide Edip karakterini de oynayan Nihan Belgin projenin yapım sürecinde yaşananları anlattı ve bu projeyi gerçekleştirdiği için mutluluk duyduğunu belirtti.

Belgeselde ayrıca Yeşim Ceren Bozoğlu, Güner Özkul, Özgür Erkekli gibi isimler de yer alıyor. Belgesele sesiyle hayat veren ise Tilbe Saran.

Kültür Bakanlığı’nın da maddi, Kızılay’ın manevi desteklediği Hilal-i Ahmer “Hanımlar Merkezi” Belgeseli önümüzdeki aylarda festivallerde seyircilerle buluşmaya devam edecek.

Söyleşide yakın tarihe özel ilgi duyduğunu dile getiren Yönetmen Biket İlhan, araştırmaları sırasında Türkiye’nin ilk ve en önemli kadın organizasyonlarından, sanatçı kadınların liderliğinde kurulan ve Hilali Ahmer’e büyük katkı sağlayan “Hilali Ahmer Hanımlar Merkezi” filmini yapmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.



Türk Kızılay Yönetim Kurulu Üyesi ve Adana Şube Başkanı Ramazan Saygılı da “Biket İlhan’ı ve film ekibini Adana’da, Altın Koza’da ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ülkemiz ve Kızılayımızın tarihi için de çok önemli bir yere sahip bu konuyu toplumsal hafızamıza kaydettiği için Biket İlhan’a ve film ekibine teşekkür ediyoruz” dedi

11 Haziran 1868’de bir grup idealist doktor “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti”ni kurdu. Cemiyet 1877 yılında “Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti” adını aldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından kuruluşun adı da 1923 yılında “Türkiye Hilali Ahmer Cemiyeti” olarak değişti. 1935 yılında kurumun ismi “Türkiye Kızılay Cemiyeti” oldu. Kuruluşa “Kızılay” adını büyük önder Atatürk verdi. Kızılay, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı’dan miras olarak aldığı pek az kurumdan biriydi.

Bu sırada bir yandan Türk kadınını toplum içinde aktif konuma getirebilmek bir yandan da kadın-erkek bütün toplumun desteğini kazanabilmek amacıyla, "Hilal-i Ahmer Cemiyeti Kadınlar Merkezi" kurulması girişimleri başladı. Bu merkez, gönüllü olarak faaliyetlere katılan kadınların organize olarak çalışmalarını sağladı. Hemşirelik okulu açıldı. Bu çerçevede gönüllü hizmet veren kadınların emeğinin boşa gitmemesi ve eğitimli, disiplinli çalışmalara imkan tanınması için hemşirelik okulları açıldı.





Yakın tarihde savaşda gönüllü hemşirelik yapan meşhur kadınlarımız.


Safiye Hüseyin Elbi, İlk Türk hemşiresidir. Türkiye'de Modern Hemşireliğin öncüsü olan Safiye Hüseyin Elbi, şefkat ve meslek aşkıyla dopdolu bir kadındı. Hilal-i Ahmer’in en önemli temsilcilerinden Dr. Besim Ömer ile çalıştı ve onun liderliğinde başlayan hemşirelik ve ebelik eğitimine katılan Elbi, Balkan ve Çanakkale Savaşları’nda gönüllü hastabakıcılık yaptı. İstanbullu hanımların fahri olarak hemşirelik yapmalarına öncü oldu. Halide Edip Adıvar Kurtuluş savaşı yıllarında Hilal-i Ahmer’de hastabakıcı olarak çalıştı. Türk edebiyatının ve İslam coğrafyasının ilk kadın romancısı olarak bilinen Fatma Aliye Hanım Hilal-i Ahmer’in ilk kadın üyesidir. Kara Fatma lakaplı Fatma Seher Hanım, devletin kendisine bağladığı üsteğmenlik maaşının tek kuruşuna bile dokunmadan Kızılay’a bağışlayan Milli Mücadele dönemi kadın kahramanlarımızdandır. Selma Rıza Feraceli 20 Mart 1912 yılında kurulan Hilâl-İ Ahmer Hanımlar Merkezinin beş̧ yıl genel sekreterliğini yapmıştır. Sorbonne'da okuyan ilk Türk kızıdır. Hece veznini kullanan ilk kadın  şairlerimizden İhsan Raif Hanım Balkan Savaşı sırasında Hilal-i Ahmer Cemiyetinde gönüllü hemşirelik yapmıştır. 19. yüzyıl Türk kadın şairlerinden Nigar Hanım, Hilal-i Ahmer Cemiyeti yararına satılan kartpostallara şiirler yazdı. Çocuk yaşında iken şiir yazmaya başlayan Nigar hanım, Fransızca dilini ve Fransız edebiyatını çok iyi bilmekteydi.


yilmazparlar@yahoo.com


5 Eylül 2019 Perşembe

Başka Sinema Ayvalık Film Festivali-2019-Yılmaz Parlar

Ayvalık Festivali Bekliyor

İkincisi 4-9 Ekim tarihleri arasında Kariyo - Ababay Vakfı ana sponsorluğunda düzenlenecek Başka Sinema Ayvalık Film Festivali’nin tanıtım Basın toplantısında; Festivalin direktörü Azize Tan ve Kariyo - Ababay Vakfı kurucularından Sami Kariyo “Ayvalık Halkı dört gözle bu festivali bekliyor, tüm hazırlıklar tamam” dediler.






Goethe Institut binasının teras katı Litera Restaurant’da gerçekleşen basın toplantısında; Festivalin direktörü Azize Tan “Yerli ve yabancı pek çok konuğu festival boyunca Ayvalık’ta ağırlayacağız. Sinemanın meselelerine dair ilginç olduğunu düşündüğümüz bir panel programı hazırladık. “Yeni Sinefiller: Yeni Mecralar, Yeni Seyirciler” başlıklı panellerimizde değişen seyir biçimlerinin sinefillik kavramını hem izleyiciler hem de film üretenler açısından nasıl etkilediğini tartışacağız. Üniversitelerle sürdürdüğümüz işbirliği büyüyerek devam ediyor.”




Tan “Festival her yıl çocuklar için de bir film gösterimi yapıp atölyeler düzenliyor. Bu yıldan itibaren bu bölümü geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden gazeteci ve sinema eleştirmeni Cüneyt Cebenoyan anısına düzenliyoruz. Cüneyt Cebenoyan Çocuk ve Sinema Fonu’nun da bu vesileyle daha çok duyulur olacağını umuyoruz,” dedi.

Kariyo -Ababay Vakfı kurucularından Sami Kariyo “Başka Sinema Ayvalık Film Festivali’ne ikinci kez destek olmaktan mutluluk duyuyoruz. Festivalle birlikte Kariyo - Ababay Vakfı Yılın Yönetmeni Ödülü’nü vermeye de devam ediyoruz. Hem festivalin hem de ödülün gelecek yıllarda da kalıcı olması ve sinema sanatına katkı sunmaya devam etmesi en büyük hedefimiz,” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Festivale destek veren kuruluşlar;  Bilginer-Melin Ayvalık Sanat Kültür Eğitim Vakfı, Amerikan Konsolosluğu, Ma’adra Şarapları, Özgün Zeytincilik, Koop, mO Mimarlık Ofisi, AIMA ve Penti ve Ayvalık Belediyesi. 



Festivalin danışmanı Fatih Özgüven. Festival afişinde Ayvalık’a has bir midye türü olan Kidonya var. Geçtiğimiz yıl Sahir Erdinç’in festivale kazandırdığı kidonya, bu yıl Yücel Kurşun’un fotoğrafı ve Emel Işıtan’ın görsel tasarımıyla festival afişinde yer alıyor.

Ödüllü Filmler Ayvalık’ta; Türkiye’de henüz gösterime girmemiş bu filmlerin yönetmenleri, oyuncuları ve ekiplerinin büyük bölümü festival için Ayvalık’a gelip izleyicilerle buluşacak. Uzun ve kısa metrajlı filmlerin yanı sıra belgesel seçkileri festivalde yer alacak.

 Türkiye-Yunanistan ortak bölümü


Ayvalık’a yakın komşu Midilli adası karşılıklı ekonomik, sosyal  ve kültürel ilişkiye Başka Sinema Ayvalık Film Festivali iki ülkenin ortak geleceği üzerine tarih ve sanatın yanı sıra ekolojiye de odaklı destek sağlıyacak

İlgili bölümde yer alacak filmler Şövalye (Chevalier), festivalde açıkhavada gösterilen Zorba’nın yönetmeni Michael Cacoyannis’in Carmen yorumu, başrolünde efsanevi oyuncu Melina Mercouri’nin oynadığı Stella Türkiye’den filmlerden Ayvalık’ta sinemaseverlerle buluşacak.



Emin Alper’in senaryosunu yazıp yönettiği, Saraybosna Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü alan Kız Kardeşler.Film Türkiye-Yunanistan ortak yapımı. Filmin müziklerini yapan Giorgos ve Nikos Papaioannou kardeşler de festivale katılarak bir mini konser verecek.

Emre Yeksan’ın filmi Yuva, Sel Yatağı adlı VR film de festivalde gösterilecek ve yönetmen Deniz Tortum da festivale katılacak. Can Evrenol’un Cem Özüduru’nun Perihan isimli çizgi romanından uyarladığı Peri, Siyah Güneş (Kısa metraj) Ayrıca belgesel filmler ve yönetmenleri de festivale katılacak.

Festivalaçılış filmi  Venedik Film Festivali’nde Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görülen İspanyol yönetmen Pedro Almodóvar’ın Acı ve Zafer (Dolor y Gloria).


Festival Kapanış filmi ;Cunda’da açıkhavada gösterilecek olan  Bizim İçin Şampiyon.


yilmazparlar@yahoo.com


8 Nisan 2019 Pazartesi

Atilla Dorsay -Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar-Yılmaz Parlar

Anlatılmamış Hikaye Acı Verir.

Sinema yazarlığında, yüzyılda bir gelebilecek değerlerimizden duayen Atilla Dorsay’ın “Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar” isimli son kitabı hakkında o kadar çok söylenecekler var ki; kitapdan daha çok anlatılacak, inciler var…

İçinizde anlatılmamış bir hikaye taşımaktan daha büyük bir acı yoktur. Hayatının bütünlüğü özetlenmiş bu kitap boyunca işte öyle keskin bir zihin varki;  El emeğinden ziyade zihin emeği var. 


Yaşamın nabzını anlamak, ışığı değerlendirebilmek için önce karanlığı bilmek zorunluluğu vardır. Bu güçlü kitap, zihinsel keskinliğiyle kaleme aldığı, büyük ve bilge sinema yazarı duayenin yaşam yıllarındaki yaşadıkları doğru yanlış seçimleri- kararları dürüstce sorgulaması okuyucuya rehberlik kadar keyifli anlatımla pek çok olaylardan da haberdar ediyor..

Atilla Dorsay’ın bütün kelimeleri X-ışınları gibi her duygudan geçiyor..Sinema yazarlık dokusunu genişleten çok cesur itiraflara sayfalarında yer veren dinamik ve hevesli yaratıcılığı destekleyici tecrübeli yazarın zaman zaman iç burukturan anıları okuyucuda ani gelen gözyaşına neden oluyor. Yazarda gözyaşı varsa, okuyucuda mutlaka olur.. 
Çocukluk günleri, kendini keşfetme, kişisel gelişim,  mesleki gelişim, sosyal hayat, aile hayatı, yurtdışı serüvenleri, sinema yıldızları ile anekdotlar, tümü bir ömürde ne varsa bir solukda okunabileceği gibi, yavaş yavaş sindire sindire, kelimelere yüklü manaları çözerekde okuyabilirsiniz. 


Bu yeni kitabında, bu güzel sinerji karşısında güler yüzlü duayenin bazan coşkulu bazen hüzünlü bazanda düşünceli hayat hikayelerini; kaliteli gazetecilikte paylaştığı değerlerden bahseden geniş bir medya, yasal, sanatsal ve politik çeşitlilik yelpazesi içinde büyüyen konuları okudukca gerçek bir üstat dilinden canlı bir konuşma gibi algılıyorsunuz.


Elli yılı aşkın kariyere yayılmış olan etkileyici bu kitap nesiller boyunca gazeteciler ve yazarlara popülerliğini koruyarak mükemmel bir yol haritasına ilham vereceği inancındayız. 



Duayen sinema yazarı Atilla Dorsay yeni kitabını Sinema filmi basın gösterimi öncesi Beyoğlu sinemasında imzalayıp, bana takdim etmesinden sonra hemen okumak isterken çabuk okumayı bırakarak hikayelerin içinde olmayı sindire sindire keyifli okumayı tercih etdim. Birde sürprizle karşılaştım. Can Yayınları 2018 yılı Erdal Öz Edebiyat ödül gecesinde Ses Sanatcısı Melike Demirağ, Sinemanın efsane Çirkin Kralı Yılmaz Güney eşi Fatoş Güney Atilla Dorsayîn  eşi Leman Dorsay ile birlikde olduğumuz görselde hatıralar arasında yer almış. Zihin ve el emeğine sağlık büyük yazar.


yilmazparlar@yahoo.com

1 Nisan 2019 Pazartesi

Perşembe Sineması SALT Beyoğlu’nda başladı-Yılmaz Parlar

Perşembe Sineması

Perşembe Sineması ilkbahar gösterimleri, 28 Mart’ta SALT Beyoğlu’nda başladı.


SALT’ın Garanti Mortgage desteğiyle hazırladığı Perşembe Sineması’nın 2019 programı, 1990’lardaki toplumsal değişimlerin izini süren

bir şehir hikâyeleri seçkisinden oluşuyor.


28 Mart-30 Mayıs SALT Beyoğlu, Açık Sinema


SALT tarafından Garanti Mortgage desteğiyle sürdürülen Perşembe Sineması’nın altıncı yıl programı, 20. yüzyılın son dönemecinde şehirlere odaklanıyor. Yeni bir dünya düzeninin kurulduğu 1990’lar, nice toplumsal dönüşümün meydana geldiği, gündelik alışkanlıklar ve gelecek beklentilerinin değiştiği, şehir mekânının 21. yüzyıl tasarılarına göre biçimlendirilmeye başlandığı bir dönem oldu. Soğuk Savaş sonrası siyasi, ekonomik ve teknolojik gelişmeler “küresel kent” ve “markalaşma” etiketi altında yapılı çevreye yansıdı. Perşembe Sineması’nın şehir hikâyelerinden oluşan 2019 seçkisi, bir kırılma noktası olan 90’ların panoramasını sunmanın ötesinde; dönemin homojen olmaktan uzak, coğrafyaya göre ayrışan etkilerine güncel bir merakla bakıyor.


Berlin Duvarı’nın yıkılması ve SSCB’nin dağılmasının ardından Avrupa, iş birliği politikalarıyla ortak para birimi ve vatandaşlığa dayalı bir siyasi ve ekonomik örgütlenme etrafında yeniden tariflendi. Bireysel özgürlük alanları, internetin sivil kullanıma açılması ve mobil iletişimin artması kadar çeşitli seyahat serbestliği anlaşmalarıyla genişledi. Güney Afrika’nın ilk siyah devlet başkanı seçimle göreve gelirken kıtadaki etnik çatışmalar iç savaşlara neden oldu. Benzer şekilde Avrupa’da, AB’nin ancak 2000’lerde hukuki düzlemde tartışmaya açtığı savaşlar yaşandı. Toplumların ayrışma ve birleşme eğilimlerinin belirginleştiği, ABD’nin tek süper güç hâline geldiği söz konusu yıllarda, özellikle medya ve reklam vasıtasıyla tüketim kültürü gitgide yaygınlaştı.


Perşembe Sineması programındaki kurmaca ve belgesel filmler, 90’lardaki kritik değişimlerin şehir ve uzantısındaki izdüşümleri aracılığıyla yakın geçmişin bireysel ve toplumsal bellekte nasıl saklandığı ve yorumlandığı, hatta silindiğini sorgulamaya imkân tanıyor. “Demir Leydi” zamanında Kuzey Londra’da hayata tutunmaya çalışan bir işçi ailesi, 1993’te anne babasının ölümünün ardından Barselona’dan Katalonya kırsalına götürülen bir kız çocuğu ya da Texas şehirlerinden Austin’de 90’lar Amerika’sına dair söyleyecek sözü olan bir grup “tuhaf” insan gibi bambaşka karakterler üzerinden geçmişteki gelecek hissini arıyor: 90’lar bugüne ne kadar yakın, ne kadar uzak?


Perşembe Sineması’nın tanıtım toplantısında bir konuşma yapan Garanti Mortgage Genel Müdürü Murat Atay, kurum olarak bugüne dek dünyanın dört bir yanından şehir ve insan ilişkilerini sorgulayan filmlerin gösterimine destek sağladıklarını belirterek şunları ifade etti: “Birçok kişinin hayatında farklı pencereler açmasına ve ufkunu genişletmesine az da olsa katkımız olduğunu düşünmek dahi bizleri çok mutlu ediyor. SALT ile çıktığımız bu keyifli yolculuğun altıncı yılına girerken topluma değer katan işlere imza atmanın gururunu yaşıyoruz.”



SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Meriç Öner ise, Garanti Mortgage’ın uzun soluklu iş birliğiyle süren Perşembe Sineması’nın SALT’a, şehir düzleminde çok çeşitli mesele ve dönemi inceleme olanağı sağladığını vurguladı: “SALT Beyoğlu’nda yer alacak ilkbahar ve sonbahar gösterimlerinde, 90’lardaki önemli dönüşümlerin birey ve yapılı çevreyi nasıl etkilediğine bugünün merakıyla bakacağız.”


SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da gerçekleştirilen Perşembe Sineması kapsamındaki filmler, orijinal dilinde Türkçe ve İngilizce altyazılı olarak gösterilecektir.


PROGRAM;

28 Mart Life Is Sweet [Hayat Tatlıdır] Mike Leigh, 1990, 4 Nisan Extinção [Yok Olma] Salomé Lamas, 2018, 11 Nisan Estiu 1993 [93 Yazı] Carla Simón, 2017, 18 Nisan Camorra Francesco Patierno, 2018, 25 Nisan Slacker [Aylak] Richard Linklater, 1990, 2 Mayıs In Praise of Nothing [Hiçliğe Övgü] Boris Mitic, 2017, 9 Mayıs Nema-ye Nazdik [Yakın Plan] Abbas Kiyarüstemi, 1990, 16 Mayıs Mit Verlust ist zu rechnen [Kayıplara Hazır Olun] Ulrich Seidl, 1992, 23 Mayıs Terra Estrangeira [Yabancı Topraklar] Walter Salles ve Daniela Thomas, 1995, 30 Mayıs Berlin Babylon [Babil Berlin] Hubertus Siegert, 2001


Life Is Sweet [Hayat Tatlıdır] (1990) 28 Mart, 19.00



Margaret Thatcher’ın başbakanlığı döneminde Kuzey Londra’da geçen Life Is Sweet [Hayat Tatlıdır] (1990), işçi sınıfından bir ailenin yaşadığı olaylı birkaç haftaya dair trajikomik bir hikâye anlatıyor. Profesyonel bir şef olan, “kendin yap” meraklısı Andy, kendi işini kurma hayaliyle külüstür bir minibüs alır. Eşi Wendy, aynı günlerde, bir arkadaşlarının yeni açtığı restoranda işleri yoluna koymak için garsonluk yapmaya başlar. Çiftin 22 yaşındaki ikiz kızlarıysa bambaşka amaçlar peşindedir: Anoreksiya hastası Nicola erkekler ve Marksizm’e takıntılıyken kadına biçilen toplumsal cinsiyet rollerine karşı çıkan, tesisatçı çırağı Natalie Amerika’ya kaçmayı planlar.


Yönetmen Mike Leigh, günlük hayatın çıkmazları, mütevazı hayaller, yemek, arkadaşlık ve sevgi üzerine bu eğlenceli ve melankolik filminde, geleneksel aile yaşantısını romantikleştirmeyi reddederek incelikli bir yaklaşımla gerçek tatlarını ortaya çıkarıyor.


 Extinção [Yok Olma] (2018) 4 Nisan, 19.00



Portekizli genç sanatçı ve yönetmen Salomé Lamas’ın kurguyla gerçeklik arasında gidip gelen bir deneme niteliğindeki siyah beyaz belgesel filmi, Birleşmiş Milletler üyesi hiçbir ülkenin tanımadığı Transdinyester’den yola çıkıyor. 1990’da Moldova içinde tek taraflı bağımsızlığını ilan eden, Ukrayna sınırı boyunca uzanan ve nüfusu yarım milyon civarında olan bu de facto cumhuriyet odağında, dönüşen Doğu Avrupa coğrafyasına dair etkileyici bir görsel anlatım sunuyor.


Transdinyester’de yaşayan ve Rusya’nın desteğine güven duyan milliyetçi genç adam Kolya, sahip olduğu Moldova pasaportuyla film boyunca bir sınırdan diğerine geçiyor. Sovyet mirası anıt yapılardan ücra köylere bu garip yolculukta; kimlik ve aidiyet, yurt sevgisi ve yurttaşlık, ideoloji ve politikaya dair fikirler ve çatışmaların bulanıklaştığı bir araf hâliyle yüzleşiyor.


 Estiu 1993 [93 Yazı] (2017) 11 Nisan, 19.00



İspanya’nın AIDS’ten yaşamını yitiren kayıp kuşağının geride bıraktığı nice çocuktan biri olan Carla Simón, biyolojik annesine adadığı Estiu 1993 [93 Yazı] filmi için şöyle diyor: “Senin hikâyen olduğu gerçeğini unutmak zorundasın.” Uluslararası festivallerde birçok ödüle layık görülen 2017 yapımı film, altı yaşındayken anne babasını kaybetmiş bir kız çocuğunun sessizce yas tutarken yeni ailesi ve hayatına nasıl uyum sağlamaya çalıştığını samimi bir dille anlatıyor.


Katalonya’nın başkenti Barselona’da doğup büyüyen Frida, sık ağaçlarla çevrili dağlık bir bölgede çiftlik evleri bulunan dayısı ve yengesinin yanına götürülür. Ne ailesinin ölümünü ne de sürüklendiği yabancı çevreyi anlamlandırabilen çocuk, annesinin özlemiyle doldukça içine kapanıp hırçınlaşır. Fakat, çok sıcak geçen 93 yazı boyunca, yarı yaşındaki kuzeni Anna’yla beraber keşfettiği bu dünyada yerini bulmaya başlayacaktır.


Camorra (2018) 18 Nisan, 19.00



Napoli doğumlu yazar ve yönetmen Francesco Patierno’nun 2018 yapımı belgesel filmi Camorra (2018), Campania bölgesinin başkentinde sosyo-antropolojik açıdan organize suçun tarihine bakıyor. İtalyan Radyo-Televizyonu RAI arşivlerinden çoğu daha önce yayımlanmamış etkileyici görüntülerle hazırlanan film, suç ve yoksulluğun hüküm sürdüğü Napoli sokaklarında Camorra suç örgütünün hikâyesinin izini sürüyor.


Patierno’nun haber programları, söyleşiler ve raporlarla kurguladığı film, örgütün savaştan sonra Campania’da sigara kaçakçılığını kontrolü altına alan Mafya’ya bağlanmasından “Kutsal”, “Prens” ve “Profesör” gibi lakaplarla bilinen ve hâlen cezaevinde olan lideri Raffaele Cutolo’ya, Camorra’nın 1960’lardan 1990’lara gelişimini ayrıntılarıyla inceliyor.


Slacker [Aylak] (1990) 25 Nisan, 19.00



Texas eyaleti şehirlerinden Austin’de, çoğu 30 yaş altında, iyi eğitimli ama kariyersiz, toplumsal kalıplara uymayan, hayat hakkında birçok fikri bulunan ama katılımcı olmayan “tuhaf” karakterlerle bir gün... 1989’da 23 bin dolarlık bütçe ve 16mm Arriflex kamerayla çekilen Slacker [Aylak], 90’lar Amerika’sında alt kültür ve varoluşa dair sıra dışı yaklaşımıyla bağımsız kült filmler arasında yerini aldı.


Meşhur Before üçlemesinin yönetmeni Richard Linklater’ın, kurucusu olduğu Austin Film Derneği’nin müdavimlerinin desteğiyle çektiği film, birbirini takip eden kısa sohbetlerle şekilleniyor. ABD’nin 1950’lerden bu yana ayda üssü olduğunu savunan bir UFO meraklısından evini soymaya kalkışan hırsızla arkadaşlık kuran bir anarşiste bir dizi karakter, şehir hayatı, toplumsal sınıflar, dışlanma, işsizlik, medya gibi konularda aklından geçen ne varsa anlatıyor.


yilmazparlar@yahoo.com

28 Mart 2019 Perşembe

"Misafir" Filmi Özel Gösterimi Beyoğlu Grand Pera'da Yapıldı-Yılmaz Parlar

Misafir Suriyelilere Algıyı Değiştirdi

"Misafir" Filmi Özel Gösterimi Beyoğlu Grand Pera'da Yapıldı

Yönetmenliğini Andaç Haznedaroğlu'nun yaptığı, başrollerini Saba Mubarak ve Şebnem Dönmez'in paylaştığı mültecilerin yol hikayesini anlatan, büyük ilgi gören, ödüllü film "Misafir"in özel gösterimi, 27 Mart 2019 Çarşamba günü Beyoğlu Grand Pera'da yapıldı.  


Dublin ve Montreal’de “En İyi Film”, “En İyi Aktris” ödüllerini alan, özel gösteriminde gerçekleşen söyleşide, Yönetmen Andaç Haznedaroğlu, “Filmi İzleyenlerin Suriyelilere Bakışı Değişti.” Misafir"in Misafiri Şebnem Dönmez, “Suriyeliler Hayatımızın Bir Parçası Oldu.” Dedi.


Mülteci Destek Derneği (MUDEM), Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ortaklığında hayata geçirdiği “Kadın ve Kız Çocukları için Güvenli Alan” projesi kapsamında düzenlenen “Misafir” filminin özel gösterimi öncesinde, fotoğraf eğitimi alan mülteci kadınların çektikleri fotoğraflardan oluşan sergi de katılımcıların beğenisine sunuldu. 

Vizyona girdiğinde büyük ilgi gören "Misafir" filmi özel gösteriminde filmin yönetmeni Andaç Haznedaroğlu ve oyuncu Şebnem Dönmez, basın mensuplarının karşısına çıkarak soruları yanıtladı. 



Şebnem Dönmez, “Ötekileştirmeye Hakkımız Yok”


Mülteci Destek Derneği (MUDEM) Genel Koordinatörü Safa Karataş moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide filmin oyuncularından Şebnem Dönmez, "Filmde ben de Misafirim... Zeynep karakteri bizi temsil ediyordu, ben de severek oynadım. Bu filmin bir parçası olmak çok güzeldi. Film bana hüzün hissettirdi. Yüzlerce yıldır göç ile ilgili hikayeler var, köklerini kaybedenlere dair . Nereli olursa olsun, dünya hepimizin ve hepimizin eşit yaşamaya hakkımız var. Ötekileştirmeye hakkımız yok. Mutlu göç hikayeleri de var ama geneli can acıtıcı. Suriyeli vatandaşların sayısı fazlalaştı. Artık bizim hayatlarımızın bir parçası haline geldiler.  İkiye ayrılmış durumdayız; bazıları hiç hoşlanmıyor.  Andaç gibi bazı insanlar var ki sanatını bütün kaynaklarını bu insanlara harcıyor. Umarım bu olumlu yönde değişir.  Sanat böyle durumlarda kalbe hitap eder. Kalbe dokunmaz ise politika olur.  Ben kalbimde hissettiğim duygularımdan dolayı bu film de yer aldım" sözleriyle duygularını ifade etti. 

Filmde yüzlerce mülteci çocuk arasından seçilerek Lina karakterini canlandıran küçük başrol oyuncusu Ravan Skef'i ile ilgili de konuşan Şebnem Dönmez, "Sette Ravan'la çevirmen aracılığıyla iletişim kuruldu. Ancak zamanla Türkçe'yi öğrendi" dedi. 


Yönetmen Andaç Haznedaroğlu, “Filmi İzleyenlerin Suriyelilere Bakışı Değişti.”


Filmin yönetmeni Andaç Haznedaroğlu ise "Hepimizin kafasındaki Suriyeli algısını yıkmak, 'onların da bir hayatı vardı; işin gerçeği budur' demek için çıktım yola... Suriye'de bombalar patlamıyor ama sıkıntılar çok. Hikayenin aslı filmden daha ağır. Yarın bizim başımıza gelse ne hisseder, ne yapardık. Bu filmi izledikten sonra birçok insan bana gelip algılarının değiştiğini söyledi. Bir toplumu sokakta yaşayan insanlarla değerlendiremeyiz" açıklamasında bulundu. 



Birleşmiş Milletler nüfus fonu (UNFPA) iletişim uzmanı Çelik Özüduru, “Mültecilerde şiddetin artması psikolojiktir.”


Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) İletişim Uzmanı Çelik Özüduru, "Sadece savaştan kaçıp, ülkeye sığınmakla bitmiyor. Orada dışlanıp, hor görülüyorsunuz.  Yardım alarak çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyorlar. Kadınlara iş imkanı sağlanmalı ve ayakta kalmalarına yardımcı olunmalı. Her şeyden önce bu durumlarda kalplere dokunulmalı ve yardım edilmeli" diye konuştu. 




Özüduru ayrıca, "Mültecilerde şiddet artması psikolojiktir. Mülteci olduğunuzda, kimliğinizi kaybettiğiniz için toplumdaki otoriteniz de kaybolmuş oluyor. Sosyal hizmetlerden arkadaşlarımız ve psikologlar onlarla konuşmalı ve onları dinlemeli" dedi. 

Filmi sırasında duygusal anlar yaşayan ve gözyaşlarına hakim olamayan konuklar, filmi ayakta alkışladı.

Film özel gösterim öncesinde, uzmanlar tarafından fotoğraf eğitimi alan Ssuriyeli mülteci kadınların çektikleri fotoğraflardan oluşan sergi gezildi. 


yilmazparlar@yahoo.com